Depremler ve İnsanların Duygularının İlişkisi
26 Eylül tarihinde İstanbul’da da hissedilen bir deprem yaşadık. Depremle birlikte insanlarda korku enerjisi aktif oldu. Benim denk geldiğim görsel medya ve bir çok astrolog korkuyu büyütecek açıklamalar yaparak ortam enerjisini daha da dengesizleştirdiler.
Bu sabah yeniden enerji çalışması yaparken çeşitli vizyonlarla şöyle bir biliş ortaya çıktı. Dünyanın çekirdeğinin dönüş yönü içinde bulunan demir elementinden kaynaklanıyor. Demir elementi de manyetik enerjiden çok çabuk etkileniyor. Dönüş periyodunda yeryüzündeki manyetik enerjide bir değişim olduğunda o zaman dönüş hızı ani yavaşlama yaşıyor. Bu yavaşlama çok güçlü ise üzerindeki tektonik plakalarda birbiri ile sürtünmesi değişken oluyor. Manyetik enerjinin şiddetine göre bizlerin deprem diye tanımladığı durum yaşanıyor. Zihnen canlandırabilmeniz için 60-80 km/saat arası hızda giden bir eklemeli karavanda aniden frene basıldığında öndeki çekici ya da karavanın birbiri ile uyumlu hale gelebilmesi için ortaya çıkan tepkilerle aynı durum oluşuyor.
Peki insan olarak manyetik enerjiyi biz nasıl etkiliyoruz.
- Bilimsel deney ve araştırmalar esnasında dünyanın denge olduğu manyetik enerjinin üzerinde manyetik enerji yaydığımızda. %20
- Negatif duyguları kolektif bir şekilde arttırdığımızda. %65
- Düşünce gücünü ortak bir bilince odaklayıp yine dünyanın frekansının dengede olduğu manyetik enerjinin üzerinde manyetik enerji yaydığımızda. %15
Duygular ve Manyetik Alan
İnsanlara ait pozitif duygular; huşu, aşk, sevgi, neşe, sevinç, şaşkınlık dünyanın çekirdeğinin dönüş yönünde manyetik dönüş yapan enerjilere dönüşüyor. Negatif duygular; can sıkıntısı, iğrenme, üzüntü, kızgınlık, öfke, kıskançlık, nefret, kibir, hüzün, korku ise tamamen dünyanın çekirdeğinin dönüş yönünün tersi yönde manyetik dönüş yapan enerjilere dönüşüyor. Bir toplum ne kadar yoğun negatif enerji içinde olursa bunu baskılasa dahi dünyanın yeryüzünde oluşan manyetik enerjisini doğal akışın tersine çevirme ya da durdurma etkisi gösterebiliyor. Depremlerin şiddeti insanlığın duygularından %65 etkileniyor. Burada şöyle bir düşünce ortaya çıkabilir. Dünyada insan nüfusunun bulunmadığı zamanlarda da bilimsel araştırmalar depremlerin daha yoğun olduğunu kıtaların oluşumunun gerçekleştiği zamanlarda nasıl oluyordu? Dünyanın oluşum süreçlerinin hepsinde dünyanın efendileri vardı. Bu efendilerin enerjisi dünyanının manyetik alanını belirliyordu. Şu an dünyanın efendisi olan ırk, insan ırkı.
Dünyanın fiziksel oluşumu nedeniyle dünyada depremler olmaya devam edecek. Bu depremlerin şiddetinin az olması büyük ölçüde insanlara bağlı. Pozitif duygularınızı arttırın negatif duygularınızı azaltın. Bu değişim kendi içinizdeki duygu durumu için olmalı. Dışa yansıttığınız baskıladığınız duygu durumu değil.
Bilimsel, astrolojik ya da medyumik öngörüleri okuyun ya da dinleyin ondan sonra oturun ve bu öngörülerin şiddetinin azaldığı şekilde olayların vuku bulmasını hayal edin. Kendi içinizdeki negatif duyguların sizden arınıp dünyaya değil; kaynağa aktığını hayal edin. Daha önce yazılarımda yazmıştım; dünyaya negatif enerjinizi vererek topraklanma yapmayın. Dünyaya köklenin ancak tüm negatifinizin kaynağa gitmesini talep edin ya da hayal edin.
Bu yaptığım çalışmayı 2010 Şili depreminde bilinçsizce 6 saat yaptım ve değişimin olduğunu gördüm. Japonya’ya ulaşacak tsunami dalgalarının 6-8 metre olması ön görülmüşken 2 metreye düşüp şiddeti azalarak gerçekleşti. Biz neyi seçer ve o seçimizin gerçek olması için arındırma yaparsak ilahi planla da uyumluysa onu gerçekleştiririz. İlahi plan bir çok potansiyel gerçeklikle varlık sürdürür. Bu potansiyellerinin hangisinin gerçekleşeceğini de özgür irade sahibi olan insanlar büyük ölçüde değiştirebiliyorlar.
Nasıl bir dünyada yaşamak istiyorsanız o duygunuzu arttırın.
27.09.2019